Bu web sitesi sağlanan hizmetlerin iyileştirilmesi ve web sitemizde en iyi deneyimleri yaşamanız için çerezleri kullanır.

Reddet Kabul Et
Haberler

7. OSEG KONFERANSI’NDA OTOMOTİV SEKTÖRÜNÜN GELECEĞİ VE YENİ TRENDLER KONUŞULDU

7. OSEG KONFERANSI’NDA OTOMOTİV SEKTÖRÜNÜN GELECEĞİ VE YENİ TRENDLER KONUŞULDU

Konya Sanayi Odası tarafından düzenlenen Uluslararası Otomotiv Sektörünün Geleceği (OSEG) Konferansı’nın 7.’si ‘Otomotiv Sektöründe Yeni Trendler, Dönüşüm ve Etkileri’ ana temasıyla gerçekleştirildi. ‘Gelenekten Geleceğe Elektrikli Araçlar’ ve Otomotiv Sektöründe İkiz Dönüşüm ve Etkileri’ temaları ile düzenlenen iki oturumda, sektörün geleceği ve yeni trendler konuşuldu.

7. OSEG Konferansı’nın ilk oturumu ‘Gelenekten Geleceğe Elektrikli Araçlar’ teması ile gerçekleştirildi. Panelin moderatörlüğünü yapan Genmot Genel Motor A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Aşar, elektrikli araçların kullanım sırasında sera gazı emisyonu üretmediğini söyleyerek, elektrik üretim yönteminin, gerçek çevresel etkiyi belirlediğini aktardı. Batarya üretiminin çevresel etkisini azaltmak için çalışmaların devam ettiğini söyleyen Aşar, Türkiye’de elektrikli araçların kullanımının yaygınlaştığını aktardı. Aşar, elektrikli araçların geleceğine yönelik şunları söyledi: “Elektrikli araçlar, otonom sürüş teknolojileriyle entegre olacak. Yollar hareket halindeyken, araçları şarj edebilecek. Araçlar şebekeye enerji sağlayarak elektrik dengesine katkıda bulunacak.”

Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği OSS Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ufuk Çilek de, yaptığı sunumunda otomotiv endüstrisinin hızla elektrifikasyona geçiş yaptığını, bu büyük değişimin sektördeki her oyuncuyu etkilediğini bildirdi. Yenileme pazarının da bu değişime ayak uydurması gerektiğine dikkat çeken Çilek, “Yenileme pazarına elektrikli araçlar açısından baktığımız zaman, geleneksel mekanik bakımdan daha karmaşık, katma değeri daha yüksek ama daha az operasyon gerektiriyor. Yazılım ön planda olan bakım operasyonları mevcut.  Parça tedariği yapılamaması durumunda parçalara erişim zorluğu bulunuyor” dedi.

Anadolu Isuzu Elektrik Elektronik Sistemler Direktörü Birkan Atlamaz da, yaptığı sunumunda elektrikli araçlarla ilgili çalışmalarını anlattı. İşletmelerinin bulunduğu Ar-Ge merkezinin kendi içinde özelleştirilmiş bölümleri olduğunu anlatan Atlamaz, yazılım, donanım, siber güvenlik ve yazılım test birimlerinin ayrı ayrı çalışmalarına değindi. Bağlantılı araç senaryoları üzerine çalıştıklarını aktaran Atlamaz, bu çalışmayı 28 farklı senaryo üzerinde çalıştıklarını ve bunu akıllı şehirlere adapte etmek için girişimlerde bulunduklarını bildirdi.

Konya Teknik Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayram Akdemir ise, elektrikli araçların tarihsel gelişimi hakkında bilgiler verdi. Elektrikli araçların tekrar ortaya çıkmasında, fosil yakıtlardan tüm dünyanın uzaklaşmak istemesinin, pil teknolojisine olan yatırımların ve telefon firmalarının araba üretme isteklerinin etkili olduğunu aktaran Akdemir, halen pil sektöründeki belirsizliklerin devam ettiğini vurguladı.

Toplantıya online olarak katılan Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Sektörel Araştırmalar Yöneticisi Dilara Ay Erişen de, elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla, paylaşım modellerinin ve şehir alt yapısının iyileştirilmesinin beklendiğini ifade etti. Erişen, “Sektörün büyümesi, şehir altyapılarında da iyileştirme yapılmasını sağlayacaktır. Kullanıcılar, toplu taşıma ile mikro mobilite araçlarını entegre bir şekilde kullanarak seyahatlerini daha verimli hale getirebilirler. Otonom araç teknolojilerindeki ilerlemeler, mikro mobilite sektöründe de etkisini gösterecektir” şeklinde konuştu.

 OTOMOTİV SEKTÖRÜNDE İKİZ DÖNÜŞÜM VE ETKİLERİ

 İkinci oturumun moderatörlüğünü yapan Nişantaşı Üniversitesi Makine ve Mekatronik Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. İbrahim Korkmaz, otomotiv dünyasındaki temel problemin üretim ve üretimde kullanılan enerji olduğunu söyledi. Karbon ayak izini azaltmanın önemine dikkat çeken Korkmaz, “Karbon ayak izini düşürmemiz gerekiyor. Eğer bunu yapamazsak dünyanın ısınmasının önüne geçemeyiz ve insanlık yok olur” diye konuştu. Üretim süreçlerine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Korkmaz, “Üretimin gelişmiş toplumlarda yapılması çok zor. İnsan gücüyle yapılan üretim pahalıya mal oluyor, çok sayıda üretemiyorsunuz ve dolayısıyla rekabet edemiyorsunuz. Dünyanın rekabetçi ülkelerinden Almanya’da, bu sorunun önüne geçebilmek için Endüstri 4.0 kavramı ortaya çıkıyor. Bu teknolojiler aynı zamanda değişimi ortaya çıkarıyor. Değişimin iki tane motivasyonu var. Bir tanesi yaşanılabilir bir dünya, bir diğeri ise verimli bir şekilde rekabetçi bir üretim yapmak” dedi.

İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi, Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, sektörün iklim değişikliği sorunu yaşamaması için yeni eğilimlere geçmesi gerektiğine dikkat çekti. Karaosmanoğlu, “Otomotiv sanayinde iklim değişikliği sorunu yaşamamak için yeni eğilimlere geçmek zorundayız. Bu sorunu tamamen elektrikli araçlara geçerek ortadan kaldıramayız. Elektrikli araçlar için de yenilenebilir kaynaklı enerji ortaya koymak zorundayız. Bu kaynakları da rüzgar, güneş ve sudan elde etmek gerekir ki bu hiçte kolay değildir. Bu yüzden içten yanmalı benzin ve dizel yakıtlı motorları tamamen ortadan kaldıramayız ancak fosil değerleri daha düşük olan hidrojen ve amonyakla çalışan motorlar ileride kullanılmaya başlanacaktır” görüşünü bildirdi.

Otokar Strateji Geliştirme Direktörü Cenk Evren Kükrer, Avrupa’nın 2050’de iklim nötr olma hedefi olduğunu hatırlatarak, Türkiye’nin bu hedeften etkileneceğini vurguladı ve “Biz Avrupa Birliği ülkelerine ihracat yaptığımız için bu bizi de ilgilendiriyor. Bu yolda 2027’de batarya pasaportu bizi bekliyor. 2030’da sınırda karbon düzenlemesi olacak. Bunlara uymamız gerekiyor. Tüm bunları yapmak için bizim daha verimli olmamız, daha az emisyon yapmamız lazım. Bunu yapmak için de, dijitalleşmeyi daha verimli kullanmamız lazım. Yapay zekayı kullanırken bile çok fazla enerji kullanıyorsunuz. Bu enerjiyi çektiğiniz kaynak bile çok önemli. Bunu termik santralden mi çekiyorsunuz yoksa yenilenebilir enerjiden mi. Bunların hepsini kendimize sormamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Contract Group Companies Genel Müdürü Evren Belenlioğlu,  her kurumun hem dijitalleşme hem de çevresel sürdürülebilirlik konularında bir vizyonu, hedefi ve bunları gerçekleştirebilecek dönüşüm stratejisi olması gerektiğine dikkat çekti. İkiz dönüşümün rekabet gücünün artmasına, ekonomik büyümeye ve çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunma hedefi olduğunu aktaran Belenlioğlu ikiz dönüşüm yol haritasının şöyle olması gerektiğini anlattı:  “Kurumun veya birimlerin seviye profilleri çıkarılıp, projeler ve yol haritası belirlenip, adım adım seviye artırılmalı. Üst yönetim dönüşüm stratejisini sahiplenmeli, gerekli kaynakları ayırmalı ve projeleri çok sıkı takip etmeli.”

Mentoro Danışmanlık Kurucu Ortağı Şahin Tulga iseİş’te Sürdürülebilirliğe Stratejik Bakışteması ile gerçekleştirdiği sunumunda, firmaların sürdürülebilirlik konusunu sahiplenmesi gerektiğine dikkat çekti. Sürdürülebilirliğin sahiplenilmediği takdirde, ithalat ve ihracatta sınırlamaların yaşanacağını, çevresel duyarlılığı yüksek olan müşterilerin kaybedilmesi riskinin artacağını, tedarikçilerin onlara daha çok değer sunan rakiplere öncelik vereceğini aktaran Tulga, üreticiler için ekolojik sürdürülebilirliği sağlamanın yollarını şöyle anlattı: “Üretimde daha az enerji ve su tüketimini sağlamak için ürünlerin tasarımını değiştirin, üretim süreçlerini iyileştirin, paylaşımlı ofis, atölye, fabrika kullanın, üretim araçlarını verimliliklerini artırmak amacıyla yeniden tasarlayın ya da yenileyin, satış ve lojistik süreçlerini iyileştirin. Ürünlerinizi tekrar kullanılmak ve geri dönüştürülmek üzere tasarlayın.”