Bu web sitesi sağlanan hizmetlerin iyileştirilmesi ve web sitemizde en iyi deneyimleri yaşamanız için çerezleri kullanır.

Reddet Kabul Et
Haberler

KONYA EKONOMİ FORUMU’NDA EKONOMİDE YAŞANAN SON GELİŞMELER VE REEL SEKTÖRE ETKİLERİ ELE ALINDI

KONYA EKONOMİ FORUMU’NDA EKONOMİDE YAŞANAN SON GELİŞMELER VE REEL SEKTÖRE ETKİLERİ ELE ALINDI

Konya Sanayi Odası tarafından, Ekonomi Gazetesi iş birliği ile düzenlenen Konya Ekonomi Forumu’nda ekonomide yaşanan son gelişmeler ve reel sektöre etkileri değerlendirildi.

Konya, kendi yüzölçümünü kullanırsa tek başına yeni sanayi üssü olur

Açılış konuşmalarının ardından ilk olarak sahneye gelen TEPAV Program Direktörü H. Ekrem Cunedioğlu, İstanbul ve Marmara sanayisinin Konya bölgesine taşınmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Cunedioğlu: Yeni firmaları halen İstanbul’da oluşturuyoruz. Her üç firmadan biri İstanbul’da. Sanayinin Marmara’dan yeni bölgelere kayması için konya alan olarak en öne çıkan adaylar arasında yer almaktadır. Sanayileşmiş alan dikkate alındığında Ankara ve Konya, Türkiye’nin iki yeni üretim merkezi olarak karşımıza çıkıyor. O yüzden Orta Anadolu önemli. Tabi ki gelişme alanı nerede diye sorduğumuzda Konya’nın halen yüz ölçümünü kullanamadığını görüyoruz. Konya’da ilçeler arası dengesizlik problemi var. Konya, kendi yüzölçümünü kullanırsa Türkiye’nin tek başına yeni sanayi üssü olma potansiyelini de taşıyor. Bu potansiyelin diğer bir göstergesi de şu, ‘İstanbul’u ben hangi illere taşıyabilirim’ sorusuna basit bir cevap.

Sektörel benzerlikleri de Konya’yı ve Konya-Ankara bölgesini İstanbul’dan kayacak yatırımlar için ideal adaylar kılmaktadır. 

Reel sektörün tüm çabaları alkışı hak ediyor

Ekonomi Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ ise, Ekonomi Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar ile birlikte yaptığı söyleşide, reel sektörün beklentilerine dair değerlendirmelerde bulundu.

Güldağ: Ekonomi açısından sıkıntılı bir dönemi yaşadık. 4 Haziran’dan sonra tekrar finansal dengeleri kurmak gerekti. Dönüş, çok kolay olmuyor. Finansal dengeler düzeliyor. Ama reel sektör ve vatandaş açısından söylenen kadar çok da iyi bir ortam geçmiyor. Finansmana erişim kolaylaşmış gibi görünüyor ama faizler o kadar yüksek ki, para ateş pahası. Bunu alıp kullanarak iş yapmak çoğu sanayiciyi zorluyor. Vadelerin uzuyor olması, bazı sektörlerde kar marjlarını da kaybettiriyor.  

Faizlerin çok yükselmiş olması sıkıntı yaptı. Enflasyon zirve noktayı buldu. Hazirandan itibaren düşüşe geçecektir. Fiyatlardaki artış hızı düşmeye başlayacaktır. Enflasyon düşmeye başlayınca, Eylülden itibaren Türkiye’nin gündemine faiz indirimi gelecek gibi. Şu anda Kapalı Çarşı’da dövize talep kesildi. Altına talep kısmen var. İçeride dövize olan talebin azalmasıyla bura dengelendi. Artık ekonomi yönetiminin, ihracatçıyı da destekleyecek adımlar atması gerekiyor. 

Reel sektörün tüm çabalarını alkışlamak istiyorum. Konyalı sanayicilerimizi de alkışlamak istiyorum.

Ekonomi Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar: Sanayicilerimiz maalesef, fizibilite yapmak yerine, görerek karar veriyor. Pandemi sırasında Türkiye doğru bir kararla sanayiyi açık tutunca, hep böyle olacak sandık. Müthiş yatırımlara girdi bazı firmalar. Siparişler kesilmeye başlayınca yatırımlar yüke dönüştü. 

Sayın Mehmet Şimşek’e, ihracatçıyı destekleyecek formül bulunması gerektiğini söyledik. Dövizi yükseltmek yerine, ihracatçıyı destekleyecek çalışmalar yapılması gerekiyor.

Bu dönemde böyle küçülmeler yaşanabilir. Bunu yaşayınca da çok da kafaya takmamak gerekiyor. Bazı varlıkları elden çıkarmayı göze almak gerekiyor. Bu örnekleri geçmişte çok gördük.

Yanlış yeşil dönüşüm, faydadan çok zarar getirir

Türkiye Sınai ve Kalkınma Bankası (TSKB) Direktörü ve Baş Ekonomist Dr. Burcu Ünüvar, iklim krizi ve ekosistem krizine yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Ünüvar: Eskiye göre bugün kuraklık ile başa çıkmanın maliyeti yüzde 200 artmış durumda. Ekosistem krizi ile başa çıkmak için bir şeyler yaparsak, iki tane daha Çin dünya ekonomisine eklenecek. Yapmaz isek, 4 Çin büyüklüğünde hasıla kayıplarımız olacak. Dünya ekonomimiz istediğimiz kadar büyümüyor. Birde ekosistem krizi yüzünden hasılada azalma olursa, jeopolitik tansiyonları siz düşünün.

Dünyanın 2050 yeşil dönüşüm hedefleri var. Bugün küresel hasılanın yüzde 7,5’i kadar yatırım yapsak bu hedefleri belki yakalayabiliriz. Aslında yeşil dönüşümde epey geride gidiyoruz. Yeşil dönüşümün doğru yapılanı önemli. Yanlış yaptığınız zaman size faydadan çok zarar getiriyor.

İklim krizi ve ekosistem krizinin hayatımıza getirdiği her türlü değişimin piyasa değeri olarak bizde karşılığı var. Karbon fiyatlaması yapıldığında Türkiye’nin ihracatı daha fazla etkilenecek. Bazı firmalarımız zarar görecek, bazı firmalarımız öne çıkacak. Ona göre borçlanma maliyetleri değişecek. Bunu son anda hesaplamaya başlarsanız, çok iyi bir durumda olmayabilirsiniz. Buna bugünden hazırlanmaya başlamalısınız.

Ekonomi politikalarına güven artarsa, enflasyonu düşürmek maliyetli olmaz

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Eski Başkan Yardımcısı ve Ekonomi Gazetesi Yazarı Prof. Dr. Fatih Özatay, Merkez Bankası’nın para politikası ve enflasyon hedeflerine yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Özatay: Eylül 2021 tarihinde, Merkez Bankası faizi düşürüyor, kur 9 liradan 18 liraya yükseliyor. Arkasından enflasyon patlıyor. Sonucu hepimizi çekiyoruz. Ben 2024 yılında enflasyonun yüzde 42’lere düşeceğini düşünüyorum. 20 yılın ortalamasına döndüğümüz zaman, özellikle Temmuz ve Ağustos’ta enflasyon düşecek. Bu teknik bir neden. Birde uygulanan program dolayısı ile kur artmıyor. Türkiye’de enflasyonun ana belirleyicisi döviz kuru. Kurdaki bu gidişat ikinci faktör olarak enflasyonu 2024 sonunda hedefe yaklaştıracak diye düşünüyorum.

Risk pirimi çok önemli. CDS oranı 260’lara düştü. Çok büyük gerileme var. Ama halen çok yüksek. Temel sorun güveni artırabilir miyiz. Bunu yapabiliyorsak, enflasyonu düşürmek o kadar maliyetli olmayabilir.

Çin ile ABD arasında ticari ve teknoloji savaşı var

İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Stratejisi ve İş Geliştirme Direktörü Şant Manukyan, Çin ile Amerika Birleşik Devletleri arasında yaşanan gelişmelere odaklanan bir sunum gerçekleştirdi.

Manukyan: Çin ile Amerika arasında fiziki savaş olmasa bile, ticari ve teknoloji tarafında bir savaş olacak. Bunu altın fiyatlarında da görebiliyoruz. Normalde reel faizler yükseliyor ise, altın tutmazsınız. Çünkü bir getirisi yoktur. Ama bu ilişki 2023 yılında kırıldı. Amerika, Rusların 3 milyar dolarına el koydu. Dolayısı ile Çin bakıyor ve Amerikan tahvillerinde kalırsam, Tayvan ya da başka bir ülke ile bir gerginlik olursa tahvillerdeki ödemelerimi alamam diyor. Siyasi olarak tahvillerin ödenmeme riski ortaya çıktı. Bu yüzden Çin, 18 aydır düzenli olarak altın alıyor. Batı açısından baktığımızda enflasyonun düşeceğinden herkes emin. FED faizleri düşürür beklentisi var. Borsa’da daha fazla getiri beklentisi, altında kalmam düşüncesi var. Ama doğu tarafında öyle bir düşünce yok. Ora çok daha farklı bakıyor. Altın ile reel faiz arasında bir kopukluk var. Bu kopukluk da jeopolitik bir kopukluk.